Müziğe dair hasbelkader bir kısım uğraşım var. Aslında çocukluğa kadar inen bir keyif uğraşısı müzik benim için. İşin okullusu olmadım hiç ama kalbime gelenleri daha güzel aktarabilmek için şimdilerde biraz daha tekniği anlamaya dair çabalıyorum. Bu süreçte daha da çok fark ettim ki, kendime en samimi ve dürüst olduğum anlar, meditasyon anları kadar derinleşebildiğim en önemli zaman kesitleri, müzikle haşır neşir olduğum anlar.
Bu dürüstlük ve samimiyet kocaman bir kapıyı daha açıyor; Kendini tanıma ve keşfetme fırsatı. Müziği ister dinliyor olayım, ister kendim bir şey söyler halde olayım, tüm içsel hallerim yüzüme, bedenime yansıyor. Kaçınılmaz bir turnusol kağıdı etkisi var üzerimde. Bunu fark ettikçe müzisyenleri daha çok izler oldum. Fark ediyorum ki, yüzeysel müzisyen ya da yüzeysel müzik kimseye ulaşmıyor. Kendine ulaşamayan, kendiyle buluşamayan müzisyenin müziğinin yayıldığı alan dar, ya da ortaya çıkan notalar bir sezonluk bir tüketim malzemesi. Kalbiyle tekniğini buluşturan müzisyenin yayıldığı alan ise sonsuz ve lezzeti her daim farklı olsa bile hep güzel.
Aslına bakarsanız dinlediğimiz müziğin bizim üzerimizdeki etkisi de aynı. Kendimizle ilgili bir şeyi görmezden gelmeye çalışsak da, bir melodi duyduğumuzda içimizde uyanan duygulardan kaçınmak çok mümkün değil.
Hepimizin, bu alemde keyifle yaşarken, diğer yandan bir oyun alanı olan bu hayatta büyümek ve öğrenmek için var olduğumuza inananlardanım. Duygular da, bu öğrenme için en önemli iç göstergelerimiz. Müziğin, bu anlamda birçok şeyi ortaya çıkartan etkisi ise hayranlık uyandırıyor.
Kendimizi daha çok tanıdıkça, bildikçe, sevdikçe büyüyüp, mutlu olmanın yollarını keşfediyoruz. Müzik bizden bize bir gerçeklik aracı… Büyümenin keyfini, notalarda keşfettiğimiz güzel bir gün dileğiyle…
“Gerçekliğiyle” temas eden bir müzisyenin verdiği müzik ziyafeti de günün hediyesi olsun…